Anoreksiya, kişiyi hem bedenen hem de mental açıdan etkileyen bir yeme bozukluğudur. Ölümle sonuçlanabilen hayati tehlikeye sahip psikiyatrik bir hastalıktır. Anoreksik insanlar kilolu olmadığı halde kendini aşırı şişman olarak görür ve kilo vermesi gerektiğini düşünür. Yemek yemekten kaçınır,bu isteğini bastırır,daha zayuf olmak ister, kilo almaktan endişe duyar ve görünümünden memnun değildir.

Anoreksiya nervozanın temel belirtilerinden biri de kilo alma korkusu,endişesidir. Hasta zayıf olmasına rağmen aynaya baktığında kendini çok kilolu olarak görür. Bu kişiler zayıflamak için çaba gösterirler, ağır diyetler, ağır spor ve egzersizler yaparlar. Çoğunlukla kadınlarda ve özellikle de kişilerin bedenleri ile en çok uğraştığı yıllar olan ergenlik döneminde görülür.

Anoreksiya hastalığının birçok psikolojik,çevresel ve biyolojik sebebi vardır. Mide ağrıları, kabızlık, saç dökülmeleri, besin alımının azalmasından dolayı baş dönmeleri, uyku problemleri, yorgunluk ve enerji düşüklüğü görülür.Olumsuz bir özimaja ve özsaygıya sahip olmak,stresle başa çıkmakta zorluk çekmek risk faktörleri arasındadır. Mükemmelliyetçi ,obsesif ve modellik gibi dış görünümünün  ön planda olduğu  iş yapan kişilerde, diğerlerini memnun etme ihtiyacı duyan veya düşüncelerini çok önemseyen kişilerde görülme oranı yüksektir. Ayrıca kız çocuklarının oynadığı ‘kusursuz ve mükemmel’ olarak adlandırılan zayıf ve bizlere en güzel bebekler olarak gösterilen Barbie oyuncaklar da tehlike arz eder. Çocuklar bu bebekleri görerek  öyle olması gerektiğini düşünebilir veya ona benzemeye çalışabilir. Filmlerde,reklamlarda da bilinçaltımıza  işleyen ‘zayıf kadınlar güzel ve sağlıklıdır’ mesajı da tehlikeyi artıran sebeplerden biridir.

Psikolojik yeme bozukluğu olarak adlandırılan anoreksiya nervoza vücudumuzdaki organların işleyişini bozmakla kalmayıp ölüme de sebep olabilir.Hormonal değişikliklere ,kalpte ritim bozukluğu,tansiyon  düşüklüğü, kemik erimesi ve bağırsak hastalıklarına  sebep olabilir. Anksiyete, panik bozukluk  gibi diğer psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkabiblir.

Bu tehlikeli hastalık çok ilerlemeden erken teshiş edilmelidir. Bu sebeple ailelere büyük sorumluluk düşüyor. Çocuklarını gözlemlemeli ve onlarla konuşmalıdır. Hastalar bu rahatsızlığı olmadığını, tedavi edilmesi gerektiğini kabul etmezler. Anoreksiya hem fiziksel hem de ruhsal olarak hastaları etkilediği için doktor, psikiyatr, psikolog ve diyetisyen ile ortaklaşa bir tedavi uygulanmalıdır. Hastanın kilosunun geri kazandırılması, zihnindeki o zayıf imajını kaldırmak gerekir. Uzun ve yıpratıcı bir süreçtir,gerilemeler görülebilir.

Yeme bozukluğuna sahip kişilerin yakınları baskı yapmamalı, müdahaleci davranmamalı,onu suçlamamalı,zorla yemek yedirmeye çalışılmamalıdır. Vücudu hakkında kötü eleştirilerde bulunulmamalı, sakin ve ılımlı davranılarak tedaviye ikna edilmelidir.