Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar arasında önemli bir yer edinen borderline kişilik bozukluğu, bireylerin yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen bir kişilik problemidir. İlişkilerden ruh hallerine, dürtüsel davranışlardan benlik algısına kadar geniş bir yelpazede kendini gösteren bu bozukluğun genel nüfus yaygınlığı %2’dir ve kadınlarda erkeklere oranla üç kat daha fazla görülmektedir.

Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir?

Sınırda kişilik bozukluğu olarak da adlandırılan borderline kişilik bozukluğu, bireylerin duygusal dengeyi sağlama yeteneğini sınırlayan, ilişkilerinde istikrarsızlık yaratan bir durumdur. Genellikle erken yetişkinlik dönemlerinde başlayan bu bozukluk, insan ilişkilerinde, benlik imgesinde ve duygulanımda kararsızlık ve dürtüsellikle karakterize edilir. Terk edilme veya reddedilme korkuları, aşırı öfke patlamaları, kimlik belirsizliği gibi semptomlarla kendini gösterir.

Belirtiler ve Tanı Kriterleri

Borderline kişilik bozukluğunun belirtileri oldukça çeşitlidir ve her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ancak temel belirtiler arasında terk edilme korkusu, yoğun öfke patlamaları, gerçeklikten kopma, öfke nöbetleri, duygusal dalgalanmalar, boşluk ve anlamsızlık hissi, benlik belirsizliği, dürtüsel davranışlar ve ilişkilerde istikrarsızlık bulunmaktadır. Bu duyguların bir yansıması olarak borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler; antisosyal davranışlar, madde kullanımı ya da kendine zarar verme gibi davranışlar gösterebilirler.

Tanı konulurken bireyin yaşamında bu belirtilerin uzun süreli ve sürekli olarak var olması önemlidir. DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) kriterlerine göre tanı konulurken terk edilme korkusu, kimlik belirsizliği, yineleyici intihar girişimi,  dürtüsel davranışlar gibi unsurlar değerlendirilir.

Nedenleri ve Risk Faktörleri

Borderline kişilik bozukluğunun kesin nedeni henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları, aile ilişkilerindeki sorunlar gibi faktörlerin bu bozukluğun ortaya çıkmasında etkili olduğuna inanılmaktadır. Özellikle aile üyelerinde veya yakın akrabalarda benzer ruhsal sorunların görülmesi, borderline kişilik bozukluğu riskini artırabilir

Tedavi Yaklaşımları

Borderline kişilik bozukluğunun tedavisi, uzun süreli ve disiplinli bir süreci içerebilir. Psikoterapi, bu bozukluğun tedavisinde temel yaklaşımdır. Özellikle Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) ve Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), bu tedavi süreçlerinde etkili sonuçlar sağlayabilir. DBT, duygusal düzenleme, stresle başa çıkma ve ilişki becerileri gibi konulara odaklanırken, ACT bireyin zihinsel esnekliğini geliştirmeyi hedefler. Bunlara ek olarak, şema odaklı terapi, zihinselleştirme temelli terapi (MBT) ya da aktarım odaklı terapi (TFP) gibi terapi yöntemleri de borderline tedavisinde kullanılabilir.

Ayrıca ilaç tedavisi de bazı durumlarda kullanılabilir. Örneğin, eşlik eden depresyon, anksiyete gibi durumlar varsa ilaçlar tedaviye entegre edilebilir. Ancak ilaç tedavisinin her zaman psikoterapiyle birlikte düşünülmesi önemlidir.

Sonuç

Borderline kişilik bozukluğu, bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen bir zihinsel sağlık sorunudur. Ancak erken teşhis ve uygun tedavi yaklaşımlarıyla bu sorunların üstesinden gelinebilir. Bireylerin profesyonel yardım alması, destek gruplarına katılması ve tedavi planlarına disiplinli bir şekilde uyması, bu bozukluğun yönetilmesinde önemli adımlardır. Unutulmaması gereken en önemli nokta, her bireyin farklı olduğu ve tedavi sürecinin kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirdiğidir.

 

 Stajyer Psikolojik Danışman  Zeynep Ruveyda Topçu