“Benim başıma gelmez diye düşündüm”, “Oysa beni sevdiğini düşünüyordum” “fiziksel temasın olmadığı birliktelik aldatma mıdır”  ve daha pek çok iç ses duyuyorum çift seanslarında. Peki aldatmayı tanımlama şeklimiz çevremizden edindiğimiz kültürel kodlar mı yada bize göre aldatma nedir? Literatüre baktığımızda ,birlikte olunan kişinin haberi dışında  bir başka kişi ve kişilerle duygusal ve cinsel birliktelik yaşamak olarak tanımlanıyor.

Aldatmanın kültürel boyutuna baktığımızda kollektif bilinçdışımız, köken ailemiz, büyüdüğümüz toplum, sosyal medya, sosyo kültürel durumlar, sosyal normlardaki farklılıklar kadın ve erkeklerin aldatmaya dair bakış açılarına yansımaktadır. Kimi için aldatma olmayan durum diğer çift için aldatma tanımıyla geliyor. Kimi kültürler için evlilik soyun devamıyken ,kimi kültürler için  evlilik eşlerin birbirlerine kendilerini adamaları olarak  görür. Kimi kültürler  için ayrılmak kabul edilemezken kimisi için insanın doğasına uygun normal  bir süreçtir. Bireyin çevresinde aldatma olayı çok sık yaşanıyor ,onaylanıyor ve önemsenmiyor da olabilir.

İnsanların %90 ‘ından fazlası partnerlerinden sadakat bekleseler de ,hatta bunu en önemli nitelikleri olarak görseler de (örn:scmidt,matthiesen,dekker&starke,2006) geniş örneklemli çalışmalar nüfusun en az %25 ‘inin cinsel açıdan sadakatsiz  olduğunu  gösteriyor. Bunu duymak kaygı verici olsa gerek. Peki neden bir çok insan sadakatin erdeminden bahsederken aldatma yoluna gidiyor? İlginç bir  biçimde aldatsa da  partnerlerinden sadakat bekliyor.

Aldatmanın sebepleri çok boyutlu ve karmaşık olarak değerlendirilebilir. Araştırmalar; partnerin ilgisiz davranışları, çekici bulunmaması, partnerle ortak paydanın azlığı(ilgi,hobi beğeni, birlikte  daha az zaman geçirmek…)duygusal bağın zayıflığı, farklı deneyimler yaşamak istemek ,şiddet görülmesi, ilişkinin yürümediğinin düşünülmesi ,cinselliğe dair sorunlar, partnerlerin birbirini kısıtlaması, partnerlerden birinin  sağlık problemleri,   değişen kültürün etkisi ile aldatmanın meşrulaştırılması, ilişkideki heyecanı kaybetmek ,uzun süreli ilişkilerde kalıplaşmış problemleri aşamamak gibi bir çok sebep çiftlerdeki aldatma eğilimini yordayıcı olabilmektedir.

Çift araştırmalarından elde edilen bulgularda ,ilk bağlanma figürümüzle yaşadığımız deneyimler yetişkinlikte bağlanma stilimizi etkileyebileceği yönündedir.  Hazan ve Shaver(1987) bebeklik bağlanma stillerinin ,bireyin gelecekte arkadaş ve partner ilişkilerini doğrudan etkilediğini ifade etmektedir.  Bir ebeveyn ,genelde de anneler,çocuğun birincil bağlanma figürüdür. Çocuklar bağlanma figürüyle ,onların sergiledikleri farklı bağlanma davranışlarıyla farklı deneyimler yaşar. Bu farklı deneyimlerde hangi korku, kaygılara sahip  ve hangi bağlanma stilinde olacağınız konusunda büyük rol oynar.  İşte bu noktada , bağlanma stillerinden; güvenli bağlanma stilindeki yetişkin  ;kendilerini güvensiz bağlanan kişilere göre daha mutlu ,güvende ve sevilmeye değer hisseder, ilişkilerinde tartışmalarda daha az incitici, yakınlık kurma ve sevilme konusunda daha az kaygılı  olurlar. Bunun tersine kaygılı –kararsız bağlanan kişiler ,partnerlerine daha az güvenir, daha çabuk aşık olur, sürekli yakınlık ve ilgi ister,yoğun kıskanç olurlar. Kayıtsız kaçınmacılar ise ,kendi kendilerine yeterli olmayı tercih eder ,ortak alan ve zaman daha az yaratır ,duygu olarak net değil, aşka karşı  antitutum içinde ,kolayca ilişkiden çıkabilirler. Bağlanma stilleri kişilerin aldatma eğilimlerini etkilediği kadar (Çavuşoğlu 2011); aldatmaya verilen tepkiler üzerinde de etkili olmaktadır. Fricker (2006)’in aldatma eğilimini bağlanma stilleri, aşk tarzları ve yatırım modeli çerçevesinde ele aldığı çalışmada; güvenli bağlanma gerçekleştiren bireylerin aldatma eğilimlerinin düşük olduğu görülmüştür. Kaçınan ve korkulu bağlanma stilindeki kişilerin ise aldatma eğilimleri daha yüksek görünmektedir (Cauffman, 1999; Gentzler ve Kerns; 2004; Kantarci 2009). Allen ve Baucom (2004) çalışmalarında kaçınan ve korkulu bağlanma stilindeki kişilerin ilişkilerindeki güvensizlik hissi sebebiyle aldatmaya yönelebileceklerini ifade etmektedirler.

Aldatılma sonrası ”boşanmalısın” mesajları duyuyor olabilirsiniz.  Gitmediğinizde bunu kabul eden ,yetersiz ve aciz bir konumda görüneceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Yahut aldatılan başka çiftleri gösterip ,boşanmamalısın mesajları verenlerde olabilir Aldatmanın getirdiği; üzüntü keder,  yas ,yetersizlik duyguları ,kendini suçlamalar ve karşı tarafa hissettiğiniz güvenin  yerle bir olmasıyla uğraşmak zorunda kalabilirsiniz. Peki doğru olan ne ? Bunun salt doğrusu yok. Her çift ilişkisi biricik ve kendine özeldir, bunu bir parmak izi olarak düşünebilirsiniz. İlişkiye son vermeye karar vermek ne kadar saygıya değerse ilişkiyi devam ettirmeye karar vermekte saygıya değerdir. İlişkinin devam edebilmesi için  ilk koşul iki partnerinde ilişkiye yatırım yapmaya istekli  ve  birlikteliklerini devam ettirme motivasyonlarının olması, 3. Kişinin aradan çıkarılması gerekmektedir.  Çift olarak nedenlerini anlamak ,tekrar ortaklaşabilmek ,yeniden ilişki kurmak  için adımlar atılabildiğinde  yaşanan ilişki krizi  bir fırsata dönüşüp ilişki güçlenebilir .

 

 

KAYNAKÇA

1.Kaya Örk, E. (2021). Bağlanma kuramı çerçevesinde aldatma ve boşanma. IBAD Sosyal Bilimler Dergisi, (10), 248- 263.

2.Er,K.,Bal,F.&Faraji,H.(2020).”Aldatma Eğilimi Sebepleri Ölçeği”,İnternational Tournal of Disciplines Economics&Admistrative Scienves Studies,Vol:6,Issue:22,page:596-608

3.https://www.morgenpost.de/ratgeber/article240794892/beziehung-fremdgehen-ursache-partnerschaft-affaere.html

4.https://www.lebensidealisten.de/blog/paartherapie-nach-einer-affaere-ist-dieser-schritt-wirklich-sinnvoll/

5.https://de.in-mind.org/article/wird-in-unserer-kindheit-der-grundstein-fuer-untreue-im-erwachsenenalter-gelegt-was-der?gad_source=1&gclid=EAIaIQobChMIwNGysZqohAMV5KloCR1Q9wHaEAAYAyAAEgIjafD_BwE

 

 

Psikolojik Danışman Seve Özlem AKSOY