Kimi insanlar vardır hayatındaki güçlükleri kolay kolay aşamaz ve tek bir olumsuzlukta pes ederler. “Olmuyor işte, yaptıklarım hiçbir işe yaramıyor, ben beceriksizim” nidaları yükselir. Bir başkasına baktığımızda defalarca yapamamasına rağmen ayağına takılan taşa değil de sadece hedefine odaklanıp “nerede hata yapıyorum, farklı ne yapabilirim?” der. Peki bu farklı davranışlar neden kaynaklanır.

Biyolojimiz, büyüdüğümüz çevre, uyarıcılar, kültürel özelliklerimiz, yetiştiğimiz aile gibi birçok faktör bizi etkiler. Biz bu yazıda bebeklikte bakım verenimizin harekete geçme gücünü ele alacağız. Henüz hayata yeni geldiğimiz dönemde sınırlarımızı belirlemekte, kendimizi bir ötekinden ayırt etmekte güçlük çekeriz. Bir ötekinin duygusunu sünger gibi içimize alıp kendimizinmiş gibi yaşarız.

Eğer bebeklikteki bakım vereniniz çabuk pes eden, zorluklar karşısında kalamayan, duygusal olarak çabuk etkilenen, zihinsel olarak olumsuz tasarımları çok fazla olan, kendini demotive eden, çaresiz ve yetersizlik duyguları yüksek ise bu duyguları içselleştirerek kendi dünyanızda yaşamanız ihtimaller arasındadır. Muhtemel olarak yetişkin olduğunuzda ufak bir olumsuzlukta pes eden bir yapı meydana gelir; eğer bir başarı elde ederse de bu hep birilerinin ittirmesiyle yapılabilmiş olur.

Ödül ve ceza yöntemiyle büyütüldüyseniz, başarı elde ettiğinizde ödüllendirilip hata yaptığınızda ceza verildiyse; ya da bir yanlış yaptığınızda bakım veren sizden enerjisini, sevgisini çektiyse hep bir sonuç için güdülenirsiniz, bu da sizin süreçten keyif almanızı ve süreci içselleştirmenizi engelleyerek sadece yapıp yapamadığınıza odaklanmanıza neden olur. Tüm çabanızı göz ardı edip sadece olup olmadığına odaklanarak olmadığında hiçbir yeteneğiniz ve başarınız yokmuşçasına kendinizi kötü hissetmenize neden olur. Çünkü tek hedefiniz çekilen sevgiyi geri kazanabilmektir.

Bir başka açıdan kendi deneyimlediğiniz bir süreç de olabilir. Her bir adım attığınızda bu adımların önüne set çekildiyse, engellendiyseniz veya her bir başarı gösterdiğinizde bunun yeterli olmadığını ve herkesin istese yapabileceği standart bir sınırlama getirildiyse bu sizin kendinizi ketlemenize sebep olabilir. Bildiğiniz bu duygu yetişkinliğinizde de devam ederek yeni bir girişimde bulunup, adım atmak istemezsiniz. Çünkü deneyimleriniz bunun yetersiz olduğunu ve yapmamanız gerektiğini öğretmiştir.

Bugüne dönüp baktığımızda zihninize olumsuz düşünceler geldiğinde ya da duygusal olarak  kötü hissettiğinizde, başaramayacağınızı düşündüğünüzde önce fark etmek sonra kendinizi durdurmak; olumlu telkinler vermek; “başarabilirim, daha önce yaptım şimdi de yapabilirim, elimden geleni yapıyorum, sonucu istediğim gibi olmayabilir ama bunun için çaba sarf etmek de benim için yeterli, olduğu kadarını kabul ediyorum” gibi gün içerisinde tekrar etmek iyi gelecektir.

 

Sonuca değil sürece odaklanıp, keyif almaya bakın. O anı bir daha yaşamayacaksınız.

 

                                                                                                                         Uzman Klinik Psikolog                                                                                                        Nurcan AKDENİZ