Uyku gün boyunca yorulan insan vücudunun dinlendiği, fiziksel ve psikolojik olarak onarıldığı farklı bir bilinçlilik durumudur. Fizyolojik bir ihtiyaç olan uyku, öğrenme, bellek, hormonal düzenleme ve duygudurum düzenlemesi ile de yakından ilişkilidir. Hem zihinsel sağlığın hem de hayat kalitesinin öncelikli gereksinimidir ve insan ömrünün üçte birinden daha büyük bir kısmını kapsar. Gün içinde insan vücudunun ne kadar uykuya ihtiyaç duyduğu kişinin yaşına, mevsime, günlük hayatına ve fizyolojik yapısına göre değişiklik gösterir. Bunun yanında yetişkin bir insanın ortalama 6-8 saat uyuması gerekir. Uyku bozuklukları ise başlı başına bir hastalık olabileceği gibi başka bir fiziksel veya psikolojik rahatsızlığın belirtisi de olabilir.

Günlük yaşamda sık sık karşımıza çıkan uykusuzluk(insomnia) uykuya dalma ve uykuyu sürdürme güçlüğüdür. Gece sık uyanma ve sabah erken uyanıp tekrar uyuyamama gibi yakınmalarla seyreder. Tanı için bir haftada en az üç gün olmalı, en az üç ay devam etmeli, başka bir bozukluk veya ilaç kullanımı ile ilişkili olmamalı ve kişinin işlevselliğinde bozulmaya neden olmalıdır. En sık karşılaşılan uyku bozukluğu olsa da hekime başvurma oranı düşüktür. Tedavisinde uyku hijyeni eğitimi, ikincil nedenlerin ortadan kaldırılması ve bilişsel davranışçı terapi gibi birçok tedavi yöntemi kullanılmaktadır.

Uyku apnesi gündüz çok fazla uyuklama, yorgunluk, baş ağrısıyla uyanma, horlama ve uyurken nefessiz kalma ile karakterizedir. İleri yaş, erkek cinsiyet, fazla kilo, sigara ve alkol hastalık ile ilişkilendirilmiştir. Tedavisi fizyolojik sebepleri ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Bir diğer uyku bozukluğu olan aşırı uyuma(hipersomnia) günde dokuz saatin üzerinde olan uykunun dinlendirici olmaması, birden uykuya dalma ve uyandıktan sonra tam uyanıklıkta güçlük ile seyreder. Gündüzleri uyuma ve aşırı uyuma olarak ikiye ayrılır. Her zaman patolojik olmayabilir ve ailesel yatkınlık da hipersomniaya yol açabilir. Antidepresanlar veya stimulan ilaçlar ile düzeltilebilir.

Narkolepsi gece uykularının sık sık, kısa süreli uyanıklıklarla bölünmesi gündüzleri aşırı uyuma isteği ve uyku atakları ile karakterizedir. Kişiler sabah uyandığında hemen yataktan kalkamaz. Gülerken ya da ağlarken kas kontrolünde zayıflıklar görülür. Kısa süreli uykularda bile rüya veya rüya benzeri halüsinasyon görme eğilimleri vardır. Travmatik beyin hasarı, tümörler ve inme ile de görülebilir. Kalıcı tedavisi olmayan ve kronik bir durum olsa da hastaların zamanla uyum sağlaması veya meslek hayatını sonlandırması ile belirti şiddetinde önemli azalmalar görülmüştür. Narkoleptik her hastaya uyku hijyeni eğitimi verilmesi önemlidir.

Uyurgezerlik uykuya daldıktan hemen sonra ortaya çıkar. Yataktan kalkma ve gezinme gibi motor aktiviteler ile karakterizedir. Daha çok 10’lu yaşlara kadar görülür. Yorgunluk ve öncesinde uykusuz kalmayla ilişkisi olabileceği gibi, ailesel yatkınlık, çevresel ve fizyolojik etmenler ve tıbbı hastalıkların da rolü olabileceği düşünülmektedir. Öğlen uykusu, programlandırmış uyandırma uygulaması yarar sağlayabilir. Melatonin ve antidepresanlar tedavide kullanılmaktadır.

Uyku felci ya da halk arasında bilinen adıyla ”karabasan” uyandıktan hemen sonra ya da nadiren uykuya dalma aşamasında vücudun hareketsiz kalması(felç olması) ile seyreder. Kişinin bilinci açık olmasına rağmen hareket edemez ve bu durum halüsinasyonlara sebep olabilir. Diğer hastalıklarla ilişkili olmayan uyku felcinde düzenli ve yeterli uyku ve hijyenik uyku ortamının sağlanması hastalığın tedavisinde etkili sonuç verir.

Uyku bozukluğu sürekli hale geldiğinde hayat kalitesinde bozulmalara yol açabilir. Bundan dolayı iyi bir uyku için iyi bir uyku ortamı yaratılmalı ve gerekli uyku hijyeni sağlanmalıdır. Fizyolojik ve psikolojik olarak uykuya hazır olmak ve uykunun önemini kavrayıp yeterli uykuyu uyumak, uyku bozukluğu belirtisi gözlendiğinde nedenleri saptanarak tedavi olmak sağlık için oldukça önemlidir.

 

 

Stajyer Psikolog Duygu Meral