Eskiden Türk kültüründe çok katı sınırlar vardı. Dayak atma, sinirlenme, terlik atma, hiç açıklama yapmama gibi yöntemlerle birçoğumuza da çok net sınırlar verildi. ’Ben yapmıyorum’ deme imkânımız yoktu. Hatta bu sınırlar bir süre sonra o kadar kolaylaştı ki ebeveynlerimizin bize sadece bakması bile yeter hale geldi.
Günümüzde ise ebeveynler bilinçlendi. Uzmanlara ulaşmak kolaylaştı. Fakat “Ben yaşadım çocuğum yaşamasın’’ gibi inançlarla günümüzde çoğu ebeveyn durmayan, sözünü dinlemeyen, ekranı kapatmayan, kardeşine vuran, küfreden, zamanında yatmayan, yemeğini yemeyen çocuklardan şikâyetçi. Yani sınır en büyük problemlerden biri haline geldi. Bu yüzden de sınırla ilgili kitaplar çok satmaya başladı.

SINIR NEDİR?

Sınır temelde toplumun kuralları demektir. Ve çocuk bunu ilk ve temel ilişkilerini yaşadığı aile ortamında öğrenmelidir.

SINIR NEDEN GEREKLİDİR?

Çocuklar yaşadıkları ortamın kurallarını anlamayı isterler. Kendilerinden ne beklendiğini, kontrolün kimde olduğunu, ne kadar ileri gidebileceklerini ve fazla ileri gittiklerinde neler olabileceğini bilmek isterler.
Ebeveynler genellikle şundan şikâyet eder: ‘’Onun için her şeyi yapıyorum ama hala mutsuz’’. Temelde güvensizlik yaşayan çocuğun “Beni tut, kapsa’’ ya ihtiyacı vardır. Ebeveyn bunu yeteri kadar yapamıyorsa güvende hissedemez çocuk.
Sınır duygusuyla kendini güvende hissetme duygusu arasında çok sıkı bir bağlantı vardır. Görünüşte beden sınırdan hoşlanmaz çünkü haz odaklıdır ama sınırın olmadığı yerde, insan psişesi kendini güvende hissetmez.
Ülkemizin de sınırları vardır. Örneğin; kırmızı ışıkta durmak canımızı sıkar ama bizi güvende hissettirir. Bir yasa, kanun olmasa herkes sizi gasp edebilir. Ya da kimse çocuğunu bahçe duvarı olmayan bir okula göndermek istemez. Aynı şekilde kendimizi güvende hissetmek için çoğunlukla güvenlikli sitelerde oturmak isteriz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; sınır ile güvenlik arasında sıkı bir ilişki vardır. Bir ebeveyn yeteri kadar sınır koyamadığında çocuğunu kapsayamıyordur. Kapsanan çocuk ise kendini güvende hisseder.

FAZLA SINIR KOYULDUĞUNDA NE OLUR?

Fazla sınır uygulandığında bu boğucu ve çocuğun hareket alanını daraltan bir ilişkiye dönüşür. Çocuk kendini özgür ve güvende hissedemez. Böylelikle ebeveynler salt kuralcı bir kişiye dönüşmüş olur ve ebeveyn-çocuk İlişkisi de zedelenir. Yetkin ebeveyn çocuğu kuşatan değil kapsayan ebeveyndir. Kuşatma boğuculuğu, kapsama ise güvenliği temsil eder.

HAYIR, DEMEK BİZİ BÜYÜTÜR MÜ?

‘’Hayır’’ demek çocuğu ve bizi büyüten bir şeydir. Hayırlar çoğu zaman canımızı sıksa da aynı zamanda” hayır” lar bizi büyütür. Sözgelimi anneler çocuklarının yaşamlarının bir evresinde ‘’memeye hayır’’ diyerek çocuğa gıda kapılarını açar. Kucakta taşımaya” hayır” diyerek çocuğu yürüme gibi bir eyleme hazırlar.
Hayır dedikçe buraya gelip çarpan çocuk, kendine yeni yollar bulmaya başlar. “Hayır” lar onları yeni arayışlara yeni yollara sevk eder. ’Hayır, yok ‘’diyemeyen ebeveyn ise çocuğuna yeni kapılar açamaz. Birisine sınır koymak ona yeni bir alan açmak demektir. Saplandığı yerden onu çıkarmanın yolu, ona” hayır” diyebilmektir.

YANLIŞ SINIR KOYMA STRATEJİSİ

Bir davranış değişikliği ile ilgili sınır koyarken fazla açıklama yapmak çocuğun zihnini bulandırır. Çünkü çocuklar daha çok sözle değil davranışla öğrenen varlıklardır. Özellikle de 6 yaş öncesi çocuklar işlem öncesi dönemde olduğu için kısa ve net açıklamalar yeterli olacaktır. Sözgelimi “Niçin yatıyorum?” diyen bir çocuğa “Yatman gerekiyor, şimdi senin yatma saatin” demek yeterli bir açıklamadır. Çocuklar bu sınırları kolay kabul etmezler ama kapsayıcı ve kararlı bir tutum sergilendiğinde, davranış değişikliği bir süre sonra gerçekleşecektir. Böylece karşısındakini değiştiremeyen çocuk kendini değiştirmek zorunda kalacaktır.

KİMLER SINIR KOYMAKTA ZORLANABİLİR?

Fazlaca psikoloji kitapları okuyan ebeveynlerin kafaları biraz karışıktır. “Sınır koyarsam çocuğuma zarar vermiş olurum” düşüncesiyle sınır koyarken ortaya çıkan gerilimi istemezler.

“Çocuğum beni kötü hatırlar” diyen ebeveynler ise zihinlerindeki aşırı iyi anne olma imajından dolayı çocuklarına sınır koyamazlar.

Sadece çocuğuna değil tüm çevresine sınır koyamayan ebeveynler ise hiç kimseye “hayır” diyemezler.

“Annem- babam bizi çok katı büyüttü. Ben çocuğumu böyle yetiştirmeyeceğim” diyenler de yine sınır koymakta daha çok zorlanan ebeveynlerdir.

SINIR KOYARKEN; 

  • En temel ilkemiz sade ve basit bir ifadedir. Sınırda kararlı duruş önemlidir. Bir davranış değişikliği için en az 2 hafta gereklidir.
  •  Böylece sonucu değiştiremiyorum kendimi değiştireyim diyen çocuk kendi sorumluluğunu da almış olur.
  •  Kararlı duruş katı olmak demek değildir. Her zaman önce çocuğun duygularını anlamak, onu kapsamak ve uygun sınırlar koymak esastır.
  •  Toptan sınır koymak yanlıştır. Ebeveynler önem sırasına göre, öncelikle işlevselliği etkileyen bir ya da iki konuyla ilgili sınır koymalıdırlar. Başka meseleler varsa da sırasıyla halledilmelidir.
  •  Çocuklara sevgi, ilgi, takdir, beslenme ve oyun oynama gibi temel ihtiyaçlarla ilgili sınır koyulmaz. Sadece isteklerle ilgili sınır konulabilir.
    Sonuç olarak, neden sınır koyamadığını ebeveynle konuşmak önemlidir. Neden sınır koyamadığını bilemeyen ebeveynin nasıl koyacağını bulması da zordur.

Kitap Önerisi: “Çocuğunuza Sınır Koyma 1-2” Robert J. Mackenzie

 

UZMAN PSİKOLOG SELİN YILMAZ