Esrar, tüm uyuşturucu maddeler arasında üretimi ve kullanımı açısından en sık rastlanan maddedir. Psikoaktif maddesi THC ( Delta-9 Tetra Hydro Cannabinol )’dir, Hint Kenevirinden üretilir ve yeşil ya da kahve renklerindedir. Pipo üzerinde direkt yakılıp çekilebilir ya da en sık karşılaşılan yöntem tütünle sarılıp içilmesidir.

Esrar diğer uyuşturuculara nazaran kimyasal işlevden geçmez, daha doğal içerikli kabul edilir. Bu özelliği de esrarı daha masum ve zararsız göstermektedir. Oysa esrar kullanımının artması ile THC aktivasyonuna tolerans da artar ve bağımlılığa sebep olur. Ayrıca esrarı tehlikeli yapan bir diğer özellik de ‘’geçiş maddesi’’ olmasıdır. Sigara ve alkolden sonra esrar da diğer uyuşturuculara adım için ortam hazırlamaktadır.

Esrarın Etkileri

Esrar kullanımı sonrası gözlerin kızarması, ağız kuruluğu, iştah artışı, ortostatik hipotansiyon gibi fizyolojik etkilerin aynı sıra;

  • Kalp ritim hızında artış,
  • Kişinin dış dünyadan kopması (derealizasyon),
  • Kişinin kendi düşünce ve duygularından kopması (depersonalizasyon),
  • Motor becerilerde zayıflama,
  • Algı, dikkat ve hafızada azalmalar / kopukluklar,
  • Cinsel istekte artış gibi birçok nöronal reaksiyon gelişmektedir.

Esrarın kullanım yoğunluğu, sıklığı ve ona eşlik eden maddelere göre paranoya, depresyon, disfori (mutsuzluk, isteksizlik, huzursuzluk hali), ilerledikçe de deliryum, şizofreni gibi psikolojik tepkiler de meydana gelebilmektedir.

Esrar Yoksunluk Belirtileri

 Esrarın uzun süreli kullanımı ve sonrasında ani kullanım kesilmesi ile yoksunluk belirtileri baş göstermektedir. Bu belirtilerden birkaçı şu şekildedir:

  • Titreme,
  • Karın Ağrısı,
  • Kilo kaybetme,
  • Uyku Bozuklukları,
  • Mide Bulantısı,
  • Depresif Belirtiler,
  • Terleme

Bu belirtiler diğer uyuşturuculara kıyasla uzun süreli değildir. Ortalama 1-2 hafta sürmektedir.

 Esrar Bağımlılığı Tedavisi

 Madde bağımlılıklarında nüksetme çok hızlı gerçekleşebilir ve madde kötü kullanımına sahip kişi direkt drop-out olabilir yani madde ile mücadelesini bırakabilir. Organik sebeplerin yanında sosyal olarak da zorlayıcılığı kabul edilmelidir. Kişinin madde bağımlılığı tedavisindeki motivasyonu ve umudu çok değerlidir. Kişinin bu yöndeki çabasına ilişkin destekleyici bir süreç ilerlemelidir. Yargılamak ya da tartışmaya girmekten ziyade maddenin ve madde kullanımının hayatında yarattığı olumsuzluklar ve ona verdiği zararlar fark ettirilip özellikle motivasyonel anlamda araçları kullanmak önemlidir. Kişi, madde yerine ödüllendirilebileceği ve beyindeki dopaminerjik enerjiyi aktif edebileceği aktivitelere yönlendirilebilir. Başlayan aşerme ile başa çıkma, onu kontrol etme mekanizmaları geliştirilmelidir. Ek olarak uzun süreli madde kullanımında beynin karar verme, psikomotor eylemler, öğrenme ve bellek kısmında görevli olan Prefrontal Korteks de zarar gördüğü için beynin bu bölümünün aktivasyonunu sağlayabilecek, harekete geçirecek egzersizler de önerilir.

Psikolog Tuğba UYSAL