Pasif agresif kişilik bozukluğu; bireyin duygu, düşünce ve isteklerini doğrudan ifade etmek yerine dolaylı ve agresif şekilde ifade etmesine neden olan, sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyen bir kişilik bozukluğudur. DSM IV’te olumsuz (negativist) kişilik bozukluğu olarak adlandırılır.
Bu bozukluktan mustarip kişiler, kendilerini güvenli bir şekilde ifade edemezler. Reddetmek istedikleri herhangi bir durumu başta kabul edip daha sonra durumu sabote edecek davranışlar sergiler, rahatsızlık duydukları konularda duygu ve düşüncelerini  doğrudan ifade etmek yerine ima etme yoluna başvurabilirler veya hissettiklerinin tam tersini söylerler ancak davranışlarıyla söylediklerinin tam tersini yani asıl duygularını üstü kapalı olarak ifade ederler. Agresif duygular yanında yetersizlik ve suçlanma korkusu da bu duygulara eşlik eder. Bunun sonucunda sorumluluk almaktan kaçınma, başarısızlıkları karşısında çevresindekileri suçlama, işlerini savsaklama, herhangi bir sorun karşısında tepkileri savuşturmak adına kendisini mağdur konuma sokma, haksızlığa uğradığını hissetme ve dile getirme, alınganlık, ilgi ve onay görmeye yönelik ihtiyaç duyma gibi davranışlar gözlenebilir.

İlişkide Pasif Agresif Bireyler

İlişkide ise bağımlı davranışlar sergileyen pasif agresif bireyler, en küçük red cevabı aldığında hakarete uğradığını hissedip partnerlerine surat asıp karşı tarafı cezalandırma yoluna giderek duygusal baskı uygulayabilirler. Partnerlerinden ilgi görmek hoşlarına gitse de bu ilgi karşısında da pasif davranır, ilgisiz bir tavır takınırlar. Kırılma, incinme korkusuyla ilişkilerinde duygusal bağlarını zedeleyebilirler. İlişkideki problemlerde de partnerini suçlama eğilimi güçlüdür. Eylemlerinde başta haklı hissetseler de çoğu davranışının ardından pişmanlık hissi duyarlar ancak yine de davranışlarına makul bahaneler bularak bu pişmanlık hissini gölgelemeye çalışabilirler. Yani savunma mekanizmalarını oldukça aktif şekilde kullanırlar.

Pasif Agresif Kişilik Bozukluğunun Ortaya Çıkış Noktası

Pasif agresif kişilik bozukluğu ortaya çıkış noktasında çocukluk yaşantılarının önemli etkisi vardır. Çocukluk dönemlerinde duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmesi engellenen, güvenli bir iletişim ortamında büyümeyen, özellikle öfkesini dile getirdiğinde ebeveynleri tarafından bastırılan veya terbiyesizlikle itham edilen birey, duygularını (özellikle öfkeyi) doğru ifade etme yollarından mahrum büyüyecek, bastırma veya dolaylı ifade etme yollarında başvuracaktır. Çocukluk döneminde bu gibi engellemeler sebebiyle sorunlarıyla ve duygularıyla başa çıkma stratejileri yetersiz şekilde gelişen bireyler, başkalarını suçlama eğilimiyle büyürler.

Pasif Agresif Kişilik Bozukluğunun Tedavisi

Tedavisinde genellikle EMDR ve BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) yöntemlerinden yararlanılır. Bireyin kökleşmiş davranışları, olaylara bakış açısı ve ilişki dinamikleri üzerinde çalışılır. Genelde uzun bir terapi süreci gerektirir ancak danışanın terapiye ve davranışlarına olan yaklaşımı, terapi sürecinin uzunluğunu etkiler. Çoğu psikolojik rahatsızlığın tedavisinde kabullenme oldukça önemlidir. Söz konusu pasif agresif kişilik bozukluğu ise kabullenme eğilimi daha fazla önem arz eder. Pasif agresif kişilerin başkalarını suçlama eğilimi düşünüldüğünde davranışlarının sorumluluğunu almak, duygu ve davranışları arasındaki tutarsızlığı görmeleri önemli bir adımdır. Dolayısıyla kabullenme sürecine geçmiş, davranışlarının sorumluluğunu almak için adım atmaya hazır bir pasif agresif birey, terapi sürecinde ilerlemeyi hızlandırıcı bir etki yaratır.