‘’Savunma’’ kelimesinin anlamına baktığımız zaman açılımının saldırıya karşı koyma olarak tanımlayabiliriz.  Peki bu saldırı nedir? Saldırıyı hayatımızda ki yaşadığımız ya da yaşama ihtimali olduğumuz her türlü olumsuz duygu özellikle kaygı ve korku olarak açıklayabiliriz. Bireyler günlük hayatlarına devam ederken hep aynı duygu durumda kalmazlar. Bu duygu durum bazen iyi bir haber alırız mutluluk olur, bazen birine sinirleniriz öfke olur, bazen karşımıza saldırgan bir köpek çıkar korku olur, bazen belirsizlik ya da beklenmedik bir olay yaşarız kaygı olur. Bu duygularda geçici sürelerde kalırız daha sonrasında yaşamımızdaki duygulanım stabil haline geri döner. Ancak bazı durumlarda olumsuz duygu durum yerini stabil duygu duruma bırakmaz ve uzunca bir süre devam eder işte tam da burada savunma mekanizmaları devreye girer. Peki ne yapar savunma mekanizmaları?

 

Savunma Mekanizmaları Ne Yapar?

Savunma mekanizmalarının en temel görevi bireyi yaşadığı uzun süreli olumsuz duygulardan korur ve bireyin yaşamına daha kolay ve işlevsel olarak devam etmesini sağlar, bunun yanında akut durumlarda kullanılması ile beraber bireyin en doğru kararı vermesine de yardımcı olur. Bunu bir örnek ile açıklayacak olursak; bir anne hayal edelim çocuğu oyun oynarken düştü ve bacağını kırdı. Bu durumda anneyi yoğun bir kaygı ve korku basar ve bir anlık ne yapacağını bilemez. Daha sonra annenin en temel amacı çocuğunu en sağlıklı ve doğru şekilde hastaneye götürmek olur. Bunu yapabilmek için yaşadığı kaygı ve korkuyu bastırması gerekir ki çocuğunu en zararsız şekilde hastaneye götürebilsin, yolda giderken yaşadığı kaygıyı bastırmanın yanında birde zihninde çocuğunun iyi olacağı ile ilgili düşüncelere kapılarak aklileştirme savunmasını kullanırken birde çocuğuna iyi olacaksın, ayağın düzelecek gibi söylemlerde bulunarak o an da yaşadığı durumun tam tersini çocuğuna lanse ederek karşıt tepki geliştirme savunma mekanizmasını kullanmış olacaktır. Bu olayda da gördüğümüz gibi savunma mekanizmalılarını kullanırken çoğu zaman bunun farkında olmayız yani savunma mekanizmaları çoğu zaman bilinçdışı gerçekleşir.

Savunma Mekanizmalarını Doğru Kullanmak

Savunma mekanizmalarının uyumlu ve hayatı kolaylaştırıcı etkisi olduğu gibi birde kullanım şekline ve hangi savunmayı kullandığınıza göre de sizin yaşamınızı zorlaştırabilir ya da bazı bozuklukların göstergesi de olabilmektedir. Gerektiğinde savunma kullanabiliriz ancak savunma mekanizmalarını kronik bir şekilde kullanmak yaşamdaki işlevselliği ve ilişkilerimizi bozan bir duruma yol açabilir.  Bunu bir metafor ile açıklayabiliriz. Başlıkta da belirttiğim gibi savunma mekanizmaları, sığınaklara benzer insanı yaşamdaki olumsuzluklardan korur. Ancak bir insan gerektiğinde sığınağa geçip korunabilir ama tehlike anı bittiğinde sığınaktan çıkıp yaşamına devam etmesi normal olanıdır. Bunun yerine sürekli sığınakta kalıyor ise bu bireyin sosyal yaşamını da olumsuz etkiler. Bir diğer olumsuz savunma kullanımı ise kullandığımız savunmaların ilkel olması ile ilgilidir.  İnsan yavrusu daha anne karnında iken savunma kullanmaya başlar bunun en büyük örneği ise bölme savunma mekanizmasıdır. Otto Rank’e göre bölme savunma mekanizması anne karnında başlar yani fetüs plasentanın onu besleyip, beslememesi ile ilgili olarak plasentayı iyi ve kötü olarak ikiye ayırır. Eğer plasenta fetüsü besliyorsa iyidir, beslemiyorsa kötüdür. Bu durum doğum ile birlikte anne memesine yansır. Anne memesi de aynı şekilde çocuğu besliyorsa meme iyi beslemiyorsa meme kötü olur. Bu savunma mekanizmasında bebek iyinin de kötünün de aynı nesnede olduğunu anlayamaz ve böylece iyi ve kötüyü ayırarak yaşar. Ancak bu savunma yaklaşık olarak bebek 3 yaş civarında özellikle ebeveynlerin ona karşı tutarlı davranması sonucu tamamen kapanır ve çocuk yaşamına öyle devam eder. Eğer ebeveynleri, bebeğe karşı tutarsız davranıyorsa bebek bu savunmayı kapatamaz ve yaşamı boyunca kendini, insanları iyi ve kötü olarak ayırır. Bunu günlük yaşamınızda nasıl görürsünüz? Bu savunmaya sahip bireyler günlük yaşamlarında insanları iyi ve kötü diye ayırırlar hem iyinin hem de kötünün aynı kişide olduğunu fark edemezler. Siz bu kişilere en ufak bir iyilik yaptığınızda onun gözünde dünyanın en iyi insanı olursunuz ancak bundan 5 dakika sonra en ufak bir olumsuz davranış sergilediğinizde onun için artık dünyanın en kötü insanı olmuşsunuzdur. Bu bireyler sürekli olarak bu iki uç arasında salınım yaşayıp dururlar.

 

Savunma Mekanizmalarının Genel Özellikleri:

Hem bilinçdışı hem de bilinçli gerçekleşir. (Ancak çoğu zaman bilinçdışı gerçekleşir).

Kronik olarak ya da akut durumlarda kullanılabilir.

Bireyi yaşamdaki olumsuz duygulardan korur ve yaşamına daha rahat devam etmesini sağlar.

Savunma mekanizmalarını kullanmak kötü bir durum değildir. (Kullanım şekline ve zamanına göre değişir.)

 

Bazı Temel Savunma Mekanizmaları:

  • Bastırma: En temel savunma mekanizmasıdır. Bireye gereğinden fazla acı veren her türlü duygu, düşünce, anı, dürtünün istemsiz bir şekilde unutulması, bilinçdışına gönderilmesidir.

 

  • Bölme: Bireyin karşısındakini ve kendisini iyi ve kötü diye ayırması ve bu ikisini birleştirememesidir.

 

  • Yansıtma: Bireyin kendisinde bulunan ancak egosunun ya da süperegosunun kabul edemeyeceği duygu, dürtü ve düşünceleri bir başkasına gönderip kendisini rahatlatmasıdır. Önyargılarımız çoğu zaman yansıtmalarımızdır.

 

  • Yansıtmalı Özdeşim: Bireyin kendisinin sahip olduğu olumsuz duyguları başkasına gönderip karşısındaki kişinin kendi gibi hissetmesini istemesidir. Bu savunma yansıtmaya göre çok daha ilkeldir çünkü burada bir başkasının davranışları üzerinde hakimiyet kurma çabası vardır.
  • Dürtüsellik: Bireyin yaşadığı olumsuz duygulardan kurtulmak için düşünmeden ani davranmasıdır. Düşünmeden cinsellik, hızlı araba kullanma, birden çok para harcama bu savunmaya örnek olabilir.

 

Son olarak siz değerli okurlarımıza bir soru sorarak bu yazıyı bitirmek isterim. Sizce savunma mekanizmalarını kullanmıyor olsaydık nasıl bir yaşam sürerdik?