Hera Psikoloji Bloğu
ÇOCUĞUM ÜNİVERSİTEYE GİDİYOR BEN NE YAPACAĞIM?
Üniversite sınavını ve tercih dönemini atlattıktan sonra hayatın yeni bir evresi olan ‘üniversiteye gitmek’ artık gençlerin hayatında istekleri, idealleri, mesleki gelişimleri ve hayatlarını nasıl yaşamak istiyorlarsa bunun uğruna zaman geçirebilecekleri ve çabalayacakları yeni bir dönemin
Celladına Aşık Olmak – Stockholm Sendromu Nedir?
Kişinin kendisini yıpratan, kısıtlayan, kendisine saygı duyulmayan ve gerek fiziksel gerek sözlü şiddet gösterilen bir ilişkinin içerisinde ısrarla kaldığı; kendisini ezene karşı sempati duyduğu, olayları kendi bakış açısından ziyade zorba/ezen kişinin bakış açısından değerlendirdiği durumlar;
Tercih Sonuçlarında Ebeveynler Nasıl Yaklaşmalı?
Üniversite sınavına hazırlanmak kadar tercih yapmak da yorucu ve stresli bir süreç. Bu süreçte gençler kendi istekleri ve ebeveynlerinin imkanlarını göz önüne alarak yaptıkları tercihlerde her zaman istedikleri sonuçlara ulaşamayabiliyorlar. Peki böyle zamanlarda ebeveynler neler
KIZ ÇOCUĞUNUN GELİŞİMİNDE BABANIN ROLÜ
Elektra kompleksi, ödipal dönemde yani 3-6 yaş arası her bireyin yaşadığı bir gelişim düzeyidir, kız çocuğu burada kendi cinsiyetinin farkına varmaya başlar ve farkına vardığı ilk karşı cins de babasıdır. Bu nedenle anne hemcinsi olduğu
ÇOCUĞUMLA NE YAPACAĞIM?
Yazının başlığının aksine bu yazıda bahsetmek istediklerim ebeveynlerin neler yapacağım düşüncesi ziyade neler yapmasam daha iyi olur bakış açısını gösterebilmek. Çoğu ebeveynden ‘Saçımı süpürge ettim, her istediğini yapıyorum daha ne yapayım, onun için her şeyi
EROTOMANİ
“Karşılıksız Aşk Sendromu” veya “Eros Hastalığı” olarak da bilinen erotomani; ulaşılması zor bir konumda, kendisinden daha yüksek bir statüde bulunan bir kişi tarafından sevildiği sanrısı içerisinde olmak olarak tanımlanabilecek, sanrılı bozukluklar grubunda değerlendirilen psikolojik bir
ARALIKLI PATLAYICI BOZUKLUK
Aralıklı patlayıcı bozukluk (IED-intermittan eksplosif bozukluk), dürtüsel agresyonu (planlanmamış, aniden ortaya çıkan ve durumla orantısız öfke nöbetleri/saldırgan davranışlar) tanımlamak için kullanılan bir terimdir. DSM-V’te “yıkıcı bozukluklar, dürtü denetimi ve davranım bozuklukları” başlığı altında değerlendirilir. Bir
ÇOCUK VE SINIR
Eskiden Türk kültüründe çok katı sınırlar vardı. Dayak atma, sinirlenme, terlik atma, hiç açıklama yapmama gibi yöntemlerle birçoğumuza da çok net sınırlar verildi. ’Ben yapmıyorum’ deme imkânımız yoktu. Hatta bu sınırlar bir süre sonra o
Çocuk ve Ekran
Ebeveynler olarak çocuklara karşı temelde üç görevimiz vardır. Bunlardan 1.si ve en önemlisi çocuğu ‘korumak’ tır.2.si ihtiyaçlarını karşılamak ve 3.sü de iyilerle karşılaşmalarına vesile olmaktır. (iyi öykü, iyi insan, iyi deneyim) Korumak deyince aklımıza genelde
ÇOCUĞUMLA NASIL İLETİŞİM KURARIM
Seans içerisindeki gözlemlerime dayanarak sık sık ebeveynlerin özellikle ergenlik dönemine giren çocuklarıyla iletişim kurmakta zorlandıklarını fark ediyorum. Bunlar bazen ebeveynlerin kendi ifadeleriyle ‘odasından hiç çıkmıyor ki yüzünü görelim’ ‘ağzından çıkan her cümle ters’ ‘kötü arkadaşlar
GERÇEKLİKLE TEMAS: OPTİMAL KIRILMA
Bebekler dünyaya geldikleri ilk andan itibaren bakım verenlerinin onların ihtiyaçlarını hemen karşılaması onlarda inanılmaz bir narsistik güç yaratır ve kendilerini dünyanın merkezi olarak görürler. Acıktıklarında hemen doyarlar, altları pislendiğinde hemen temizlenir, üşüdüklerinde hemen ısıtılırlar. Yani
HASET VE KISKANÇLIK
Haset ve kıskançlık duyguları günlük yaşamımızda hem kendimizin hem de diğer bireylerin hissettiği ve birbirlerine çok fazla karıştırılan duygulardır. Haset duygusunu nesne ilişkileri kuramının kurucusu Melanie Klein şu şekilde tanımlamıştır. ‘’ Haset, kendi istediğinin bir
PASİF AGRESİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Pasif agresif kişilik bozukluğu; bireyin duygu, düşünce ve isteklerini doğrudan ifade etmek yerine dolaylı ve agresif şekilde ifade etmesine neden olan, sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyen bir kişilik bozukluğudur. DSM IV’te olumsuz (negativist) kişilik bozukluğu olarak adlandırılır.
VÜCUT DİSMORFİK BOZUKLUĞU (DİSMORFOBİ)
Temelde, bireyin aslında var olmayan bir kusuru ya da var olan kusur veya kusurları zihinde olduğundan fazla büyüterek takıntı haline getirmesi, bu kusur ile ilgili aşırı kaygı halinde olması olarak tanımlayabileceğimiz vücut dismorfik bozukluğu, “dismorfobi”
Bilişsel Değerlendirme Sistem (CAS)
CAS Testi ve PASS Bilişsel Müdahale Programı Nedir?(Cognitive Assesment System/Bilişsel Değerlendirme Sistemi)CAS Testi 5-17 yaş arası okul çağı çocuklarının öğrenmeye ilişkin bilişsel işlemlerini değerlendirmek amacıyla geliştirilmiş olan bir araçtır. PASS Teorisi’ne dayanılarak geliştirilmiş olan CAS; Planlama, Dikkat, Eşzamanlılık ve Ardıl Bilişsel
Boşanma ve Etkileri
“Boşanma, eşlerin ilişkilerini karşılıklı sevgi, saygı, bağlılık, güven ve yaşam boyu mutluluk beklentileri üstüne kurmaları ancak bu beklentilerinin çeşitli nedenlerle karşılanamaması sonucunda evlilik birliğinin yasal olarak sonlandırılması ile ortaya çıkan bir olgudur” (Sucu, 2007). Ülkemizde
Yaşamdaki Sığınaklarımız: ‘’Savunma Mekanizmaları’’
‘’Savunma’’ kelimesinin anlamına baktığımız zaman açılımının saldırıya karşı koyma olarak tanımlayabiliriz. Peki bu saldırı nedir? Saldırıyı hayatımızda ki yaşadığımız ya da yaşama ihtimali olduğumuz her türlü olumsuz duygu özellikle kaygı ve korku olarak açıklayabiliriz. Bireyler
Yeterince Anne Olmak
İnsanlar hayatlarında elde ettikleri sorumluluklar için çok fazla çaba gösterirler. Özellikle ilerleyen yaş ile birlikte hayat üzerimize birçok farklı yük bindirmektedir. Ebeveyn olma durumu insanlar için sancılı geçen bir süreç ve sürekli aktif düşünme gerektiren
Tekrarlarımız
Hayatımızda bazen farkında olduğumuz bazen fark etmediğimiz benzer olayları yaşarız. Bunları fark ettiğimizde ‘ben neden hep benzer şeyleri yaşıyorum’ diye düşündüğümüz zamanlar olabilir. Bunları ‘nesne ilişkileri’ teorisine göre inceleyecek olursak, erken dönem çocuklukta yaşanan deneyimler,
Kavramsal Olarak Aşk
Aşk bütün toplumlarda, her kültürde ve tüm zamanlarda var olmuştur ve hemen hemen her insanın yaşamının bir döneminde en az bir kez yaşadığı ya da yaşamayı umut ettiği bir duygusal yaşantıdır. Yürekten gelen ve dilden